Turc | Anglais | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | ortaya çıkarma | uncovering n. | ||
Firstly, how will the Commission deal with uncovered or suspected fraud? İlk olarak, Komisyon ortaya çıkarılan veya şüphelenilen dolandırıcılıkla nasıl başa çıkacaktır? More Sentences |
||||
General | ortaya çıkarma | unearthing n. | ||
I succeeded, with some difficulty, in unearthing it. Biraz zorlukla da olsa onu ortaya çıkarmayı başardım. More Sentences |
||||
General | ortaya çıkarma | disclose [obsolete] n. | ||
It has disclosed a large number of technical issues that we had not originally foreseen. Başlangıçta öngöremediğimiz çok sayıda teknik sorunu ortaya çıkarmıştır. More Sentences |
||||
General | ortaya çıkarma | expose n. | ||
General | ortaya çıkarma | detection n. | ||
General | ortaya çıkarma | exposure n. | ||
General | ortaya çıkarma | discovery n. | ||
General | ortaya çıkarma | disclosure n. | ||
General | ortaya çıkarma | unveiling n. | ||
General | ortaya çıkarma | ascertainment n. |
Turc | Anglais | |
---|---|---|
General | ||
General | suçluyu ortaya çıkarma | detection n. |
General | yeniden ortaya çıkarma | resurrection n. |
General | casusluğu ortaya çıkarma | counterespionage n. |
General | yeniden ortaya çıkarma | re-exposure n. |
General | (bir şeyi) ortaya çıkarma | unfoldment n. |
General | (bir şeyi) ortaya çıkarma | midwifery n. |
Trade/Economic | ||
Trade/Economic | yeni reklam kampanyası ve marka çalışması teknikleri geliştirmeden önce tüketici beyninin belirli reklam ve ürünlere verdikleri tepkileri ortaya çıkarma süreci | neuromarketing n. |
Computer | ||
Computer | hacker tarafından kaynağına bırakılan bilginin izini sürerek sistemi kimin hacklediğini ortaya çıkarma süreci | back hack n. |
Art | ||
Art | farklı parçaları birleştirip yeni bir şey ortaya çıkarma | bricolage n. |